van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

ÜSMEN

Babaannem, çocukluğumun en gözdesi

ÜSMEN
15 Mayıs 2016 - 00:13

Babaannem, çocukluğumun en gözdesi. İlk duayı, ilk sureyi o ezberletti bana, daha okula gitmediğim günlerde. 93 Harbinde Anadolu'ya o çileli göçün hikayelerini, dedem Gazi Mehmet Çavuş’un Çanakkale’de, İstiklal Harbindeki kahramanlıklarını dinleyerek büyüdüm.


Anlatırken acılarını bir daha yaşardı. Ben de yaşardım. Ne zaman Bulgar Çetelerinin baskınlarını anlatsa, göç yollarındaki çaresizliği, perişanlığı ben yaşamışım gibi, damarlarımda bir sızı oluşurdu.


Zenginlik yoktu hanemizde, ama fakir de değildik. Babaannem kocakarı ilaçları yapardı. Bu ilaç düsturunu ona kayın validesi Meryem Hanımdan kaldığını gururla söylerdi. Şimdilerde daha iyi anlıyorum. Nezle, grip gibi hastalığa kapılan çocuklara, küçük bir havanda, ıhlamur kömürü ile sarımsak ezer, bu karışımı çocuğun gözlerinin altına, elmacık kemiklerine sürer, kulaklarının yanına, burnunun altına, çenesine sürer bir şeyler okurdu. Okuması-yazması vardı. Hem Osmanlıca hem yeni alfabeyle. İlaç yaparken ne okuduğunu bilmezdim tabi. Üç gün peş peşe ilaçlayıp okuduğu çocuk iyileşirdi. Nasıl olduğunu hala anlayamadığım bir şekilde. Belki de sarımsak ile ıhlamur ağacının kömüründen yaptığı karışım bir ilaçtı.


Başka ilaçları da vardı. Mesela kurutulmuş köstebek ayakları, ağzı büzgülü bir kesenin içinde dururdu. Bunlarla vücudunda çıban çıkan hastaları iyileştirirdi.


Köyde hemen hemen herkese bir ilaç yapmıştır.


Babam ilaç karşılığında para almasına izin vermezdi. Bizim ihtiyacımız yok, yapacaksan parasız yap derdi babaanneme.



Köyümüzde benden epey küçük Üsmen adında bir çocuk vardı. Başka Üsmen yok. O tekti. Onu da hastalandığında annesi, bazen babaannesi ilaçlamaya getirirdi.


Fakat, ne zaman Üsmen’i görse babaannem, gözleri dolar, bazen iki damla yaş süzülürdü gözlerinden. Bu benim dikkatimden hiç kaçmadı.


Uzun zaman sorabilmek için bir fırsat kolladım. Epey bir zaman geçtikten sonra, ben de birkaç yaş daha büyümüştüm. Üsmen’i gördüğünde neden gözlerin doluyor, neden gözlerinden yaş damlıyor babaanne?” diye sorduğumda, herhalde artık anlayacak yaşta olduğumu hissederek anlatmıştı bana.


“Bak oğul:


93 Harbi sonunda, Bulgarya’da bir süre direndik. Vatanımızı öyle kolay bırakamadık. Kolay mı her şeyini bırakıp terketmek. Fakat, Bulgar çeteleri, eşkiyaları Türk köylerine baskın yapıyorlar. Bütün köylüleri öldürdükleri birçok köy olmuştur. Bu baskınlarda bazı köylerden herkes öldürülmüş, ama bir anne bebeğini gizlemeyi başarmış kendini feda etsede.


Cenazeler komşu köylüler tarafından duyulup, kaldırılmaya   gidildiğinde ,köylüler tarafından bebek ağlaması duyulunca bu bebeğin sağ kaldığı fakat köylünün tamamı öldürüldüğü için adı ne, kimin çocuğudur bilinmez. Oraya giden köylülerden birileri bu çocukları evlat edinir, büyütürdü. Adlarını da hep Üsmen koyarlardı. Bil ki nerede bir Üsmen var. Köyü yakılmış, yıkılmış, anası, babası ,ailesi öldürülmüş, köyünden hiçkimse sağ kalmamış biri olduğunu adından Üsmen’den anlardık.


Üsmen’in adını duyunca bile içimiz yanardı. İşte ben ne zaman bu Üsmen adlı çocuğu görsem, aklıma hep o günler geliyor. Öldürülen insanlarımız, yakılıp yıkılan köylerimiz ve yaşadığına sevinsek mi, üzülsek mi bilemediğimiz o Üsmen adındaki çocuklar geliyor aklıma. Bu yüzden kendimi tutamıyorum. Ağlıyorum. “


Taa çocukluğumda dinlediğim bu hikaye bende derin iz bırakmıştı. Şimdilerde ne zaman şehit tabutlarının başında bir çocuk görsem, Üsmen geliyor aklıma.



Ali ÇETİNKAYA



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum