van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

Kendi Kalbine Bakmayanın Yaşamı Bulanıktır

Son zamanlarda trend haline gelen kopyala yapıştır

Kendi Kalbine Bakmayanın Yaşamı Bulanıktır
28 Aralık 2016 - 15:37
Son zamanlarda trend haline gelen kopyala yapıştır. Bitmek bilmeyen ego savaşları hırçınlık, samimiyetsiz samimilik, sevimsizlik, ilgisizlik, haset ve kıskançlık çekememezlik.

Dünya dönmeye devam ediyor. Evler büyüyor ama aileler ailevi değerler küçülüyor. Bilgi artıyor ama güvenler azalıyor. Bizler bitiyor, benler çoğalıyor. Zekâ artıyor ama vicdan azalıyor.

Döngü böyle ilerliyor devam ediyor. Yazmaya kalksam o kadar ne satır ne sütun yeter. Aslında bizi biz yapan özümüz, değerlerimiz, maneviyatımız eksiliyor. Aslında o kadar basit ki kendi kalbine bakmak bakabilmek .Yeni Yaşamın içinde bu ince çizgileri ve zıtlıkları çok görür ama anlayamayız işte…

İnişli çıkışlı yollardan geçeriz bazen, zikzaklar çizeriz, yoğun travmalar yaşar ve yaşatırız. Bazen kahkahalardan başımız çatlar, bazen hüzünlenir kederleniriz. Bazen karşımıza hiç ummadığımız büyük ikramiyeler, nimetler, imkânlar çıkar. Değerlendiririz veya değerlendiremeyiz. Bazen yetinir, bazen de büyük bedeller öderiz. Velhasılıkelam yemek ve yenilmekle geçen bir ömürdür. Sırasıyla herkes bir birinin yerine geçer. Yani fırsatlar ve olanaklar el değiştirir.

Ne garip şu yaşam? Elimiz kolumuz bağlıdır. Gücümüz ve iktidarımız varken tahammülümüz olmaz, tahammülümüz var olduğunda da gücümüz ve iktidarımız kaybolur elden. Sonra birini bulmak ve elde etmek için çabalarken diğerini kaybederiz.

Bazen elimizde olanların, gözümüz önünde olanların kıymetini bilmediğimiz gibi ne denli önemli olduklarını kaybedince anlarız. Anladığımızda ise, yapılacak bir şey kalmaz geriye.

Yaşam, bizim için bir tiyatro sahnesi gibi. Herkes kendi rolünü oynar veya oynatılır. Bazen farklı karakterlerin rollerini üstleniriz. Onları oynamaya çalışırız. Ne anlatacağımız veya konuşacağımızı bilemeyiz unuturuz bazen. Sonra konuşacağımız söyler ve oyun devam eder gider.

Makamlarımız, statülerimiz vardır. Bizi hapis ederler veya biz onları hapis ederiz. Ya onların oyuncağı olur ya da oyuncağımız olarak kullanırız. Tıpkı para gibi, şöhret gibi. Bazen bunları taşıyamayız ağır gelir, daraltır, cendereye alır bizi. Elimizden alır kişiliğimizi, mizacımızı. Veririz bezen de hakkını, neyi nerede nasıl kullanacağımızı bildiğimiz gibi.

Bir Çin atasözüne göre “Sular yükselince, balıklar karıncaları yer. Çekilince de karıncalar balıkları… Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir. Çünkü kimin kimi yiyeceğine su karar verir!

Sanırım kimse güvenmemeli makamına unvanına. Beylik laflar etmemeli, egoların esaretine girip zehirlememeli kendini. Bakmalıyız kalbimize ve tanımalıyız kendimizi. Aslında çok basit değil midir?  Roller, fikirler, statüler, herşey insanın kendi kalbi ile beyni arasındaki ince çizgide bitmez mi? Ve yürek kendi yüreğine bakabilme cesareti içiriye bakanın bakabilmekte. Mesele kendini keşfetmekte. Ya dışarıya bakanlar !  Hayal dünyasında yaşayan insanlar bir müddet sonra rüya gürüp rüyasında kaybolmazlar mı?

“Kendi kalbine bakmayanın yaşamı daima bulanıktır. Siz siz olun kendi kalbinize dokunun, kendiniz için yapın, kendinizi tanıyın, kendiniz için savaşın…

Bazılarına göre hayat çizgisi çok uzun bir yoldur . Bazılarına göre ise göz açıp kapayıncaya kadar kısa süredir …

İnsan kendi için yapmalı, kendi olmalı, kendisi gibi davranmalı.  Bunun için de kalbine dokunmalı….!

Herşey gönlünüzce olsun. Hep Sevgiyle kalın…

Tuğba YEL

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum