van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

Geyve Sevdalısı Prof. Dr. İlhami Çelik'in Depremle İlgili Yazısı(8)

5

Geyve Sevdalısı Prof. Dr. İlhami Çelik'in Depremle İlgili Yazısı(8)
06 Eylül 2019 - 10:55
5. DEPREM ÖNCESİNDE MEYDANA GELEN DİĞER ANORMAL TABİAT OLAYLARI

 İlk dikkati çeken anormallikler yoğun alev sütunları, gökyüzü ışıkları, anormal bulutlar, anormal hava şartları olmuştur. Bir Japon samurayı, 1751 yılında Niigata’daki bir çiftlik çeşmesinden akan ekseriya temiz ve berrak olan suyun, meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremden önce çamurlu bir hal aldığını farketmiştir. Bölgedeki diğer birkaç çeşmede de aynı olayı gözleyince o gece olacak depremi tahmin etmiştir. Aynı depremi yaşayan başka biri, depremden önce yerden acaip bir rüzgâr estiğini ve bunu gören madencilerin depremden 3 gün öncesinden itibaren adadaki altın madenine inmediklerini ve bu yüzden can kaybı yaşanmadığını yazmıştır. Bölgede daha önce de Chiki denen bu rüzgâr estikten sonra büyük depremlerin olduğu tecrübe edilmiştir.

 1 Kasım 1755 yılında, Portekiz’in lizbon şehrini yıkan depremden önceki 31 Ekimde insanlar huzursuzluk hissetmiş, hava kötüleşmiş, kuzey rüzgârı esmiş, denizden sis gelmiş, çeşmelerden sarı çamurlu su akmıştır. Bu büyük depreme ilişkin bazı bildirimler Emmanuel Kant’ın kayıtlarında da gözlenmektedir. Kant’a göre depremden beş gün önce yerden çıkan dumanlar yüzünden yüzeye çıkan kurtlar heryeri kaplamıştır.  Bazı depremlerden önce güçlü ışık çakmaları ve hayvanların kasvetli tavırları dikkati çekmektedir. Bazı insanlar depremden önce sinirlilik ve endişeye kapılmaktadır.

 Tokyo, Japonya’da 11 Kasım 1855 yılında meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki Edo depreminden önce denize açılan 19 denizci, ilk sarsıntıdan hemen önce gökyüzünde güneydoğu yönünde güçlü bir parlama görmüşlerdir. Kısa süre sonra da suyun altından bir kükreme sesi gelmiş, gökyüzünü şiddetli parıltılar ve kükreme sesleri doldurmuştur. Bu deprem hakkında aktarılan başka bir bilgiye göre, samurayın korumalarından biri güneş batmasına yakın bir anda etrafına bakınmış ve yanındakilere o gece bir deprem olabileceğini söylemiştir. Diğerlerinden birçoğu yaşlı adama inanmamış; ancak gece 10 sularında hep birlikte avluda otururken havada bir sis belirmiş ve gökyüzünün yarısını bulutlar kaplamıştır. Bunun da ötesinde yıldızlar acaip bir şekilde sanki yere yaklaşmış gibi görünmüş; aniden gökyüzü titremeye başlamış ve evlerin çoğu çökmüştür. Bu durumdan çok etkilenen samuray, korumasına depremi nasıl tahmin ettiğini sorduğunda koruma, aynı bölgede daha önce meydana gelen 1828 ve 1847 depremlerini yaşadığını; bu depremler sırasında da yıldızların hafif sisli gökyüzünde daha parlak ve daha yakın göründüğünü ve bu defa da aynı şeyleri gördüğü için etrafındakileri uyardığını söylemiştir. Depremden önce, kasım ayı olduğu halde su yılanları soğuğa rağmen yüzeye akın etmiş, depremden 10 gün önce tavuk ve horozlar endişeye kapılarak kümeslerine girmek istememiştir. Deprem sabahı kuyuların suları çamurlu ve tuzlu bir hal almıştır. Koruma, depremin geldiğini haber verdiğini, ancak ona kimsenin inanmadığını söylemiştir.

 Ortaçağda, anormal renkli ve şekilli bulutlar deprem habercisi kabul edilmiştir. Denizde rüzgârsız havada büyük dalgalar oluşmakta, havada iğrenç bir koku hissedilmekte ve ince bulutlar yâda bulut şeritleri görülmekte,  su kuyularındaki sular kötü koku yaymaktadır. 17. yüzyıldaki bir kayıtta kaynak sularının bulanık ve kötü kokulu bir hal aldığı ve yüzeye fışkırdığı aktarılmaktadır. İtalya’nın Ferrara şehrinde 1570’te meydana gelen meşhur depremde Po nehri aniden bulanıklaşmış ve çalkantılı bir hal almıştır.

Depremden hemen önce havadaki açıklık ve sükûnet aniden bozulmaktadır. Bu işarete bakılarak imparator Neron zamanında Campagna şehrinde meydana gelen deprem tahmin edilebilmiştir.

Ekim 1948’de Türkmenistanın Aşkabat şehrinde meydana gelen depremden önce bir köpek uyuyan kızı çekerek evin dışına çıkarmış; ancak kızın babası köpeği kudurdu zannederek tüfekle peşine düşmüştür. Aynı anda ev çökmüş ve kız kurtulmuştur. Depremden 2 gün önce yaşlı Türkmenler yerel yöneticiyi deprem olabileceği konusunda uyarmaya çalışmıştır. Zira soğuk olan ekim ayında yılan ve kertenkeleler yuvalarından dışarı fırlamış, birçok kişi havada sis oluştuğunu bildirmişti.

Şubat 1975’te Çin’in Haicheng şehrinde meydana gelen depremden bir süre önce ortaya çıkan acaip hayvan davranışları yanında, yerin 2 m yukarısına kadar çıkan acaip sarımsak ve kükürt kokusu ve ateş topları görülmüştür. Asıl şoktan önce meydana gelen ve birkaç binayı yıkan öncü şok yanında, kasımda kayısıların çiçek açması da deprem öncesi belirtilerden sayılarak depremden bir gün önce şehir boşaltılmıştır.

Depremler öncesinde tektonik olarak aktif olan bölgelerdeki yeraltı sıvılarının kimyasal özelliklerinde önemli değişiklikler meydana gelmektedir.  Depremde ortaya çıkan gerilme kuvvetleri, yer katmanlarında bulunan gözeneklerdeki basıncı artırmakta ve yer altındaki yeraltı suları-kaya etkileşim dengesini bozarak yeraltı sıvılarının özellikle çok geçirgen olan fay hattı boyunca yüzeye çıkmasına yol açmakta ve gözlem noktalarında alınan sıvı örneklerinin kimyasal içeriklerinin konsantrasyonları değişmektedir. Özellikle radon, helyum, hidrojen, civa, karbon dioksit ve diğer bazı uçucu maddelerin yoğunlukları aktif fayların yakınında anormal dercede artar ki, bu durum, fayların bu maddelerin yüzeye çıktıkları önemli alanlar olduğunu gösterir. Örneğin, Fransız Pireneleri’nde meydana gelen 5,2’lik depremden 4 gün önce buradaki bir kaynak suyundaki kurşun miktarının normalin 10 katına çıktığı ve bu yüksek seviyenin, yaklaşık depremden 8 gün sonrasına kadar devam ettiği tespit edilmiştir. Bu artış, farklı kurşun izotoplarındaki artışla birlikte gerçekleşmiştir. Kaynak sularının kurşun seviyesinde depremden birkaç gün önce ortaya çıkan önemli artışların, deprem habercisi olabileceği ve dikkatle takip edilmesi gerektiği bildirilmektedir. Bu yüzden fay hatlarındaki suların aralıklarla kimyasal analize tabi tutulmasının deprem tahmininde önemli yararlar sağlayacağı ileri sürülmektedir. Bununla birlikte, her ne kadar anormal kimyasal değişiklikler fay hatlarındaki sıvılarda yoğunlaşmaktaysa da bu değişikliklerin ortaya çıkışları beklenenden daha düzensiz dağılım göstermektedir.  Aynı zamanda bu anormal kimyasal değişikliklerin büyüklüğü, depremin büyüklüğü ve depremin yer yüzeyindeki merkezi arasında uyumlu bir bağıntı göstermemektedir ve bu etkilerin elde edilen verilerden ayıklanması gerekmektedir. 

Not: Devam edecek…

PROF. DR. İLHAMİ ÇELİK

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ, VETERİNER FAKÜLTESİ HİSTOLOJİ VE EMBRİYOLOJİ ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ, KONYA

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum