van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

Bir Başka Açıdan Ramazan

Ramazan ayı bir ibâdet ayıdır, bu ayı çeşitli ibâdetlerle geçiren Müslümanlar ülkelere, bölgelere ve alt kültürlere göre değişiklik gösteren Ramazan kültürleri de oluşturmuşlardır

Bir Başka Açıdan Ramazan
22 Haziran 2017 - 14:16
Ramazan ayı bir ibâdet ayıdır, bu ayı çeşitli ibâdetlerle geçiren Müslümanlar ülkelere, bölgelere ve alt kültürlere göre değişiklik gösteren Ramazan kültürleri de oluşturmuşlardır. Osmanlı döneminde Ramazan’ın, edebiyat, sanat, günlük hayat, mutfak, eğlence hayatını etkilediği ve bu alanlara damgasını vurduğunu bilmekteyiz.

 Osmanlı Ramazan kültürü bütün boyutlarıyla alındığında ancak kitaplara sığacak hacimdedirler.Ramazan’a mahsus ekmekler, başta güllâç olmak üzere tatlılar, iftar sofrasını süsleyen iftariyeler, büyüklerin konaklarında verilen diş kiralı ziyafetler dillere destandır .

Hatta Bunlar Ramazan ayının yüzyıllar boyunca sürdürülen o zamandan bu zamana kadar gelen gelenek ve görenekleridir..Kültürdür Adete Minarelerde mahyalar kurulur, kandiller yakılır, hattâ uçurulurdu. Daha ziyade gece bekçileri davul çalarak ve mâni söyleyerek halkı sahura uyandırırlar…

Yeni Câmî direk ister Söylemeye yürek ister Benim karnım toktur amma Arkadaşım börek ister Kabilinden zarif mâniler defterler dolduracak kadar zengindir. Belli bir zamandan itibaren iftar ve imsak topları da meşhur olmuştur. Benim çocukluğum da fişek atılır, hemen arkasından top gürlerdi. Biz çocuklar bu ilânı büyük bir merakla bıkmadan her akşam bekler ve izlerdik. İstanbul birçok şeyin olduğu gibi en zengin Ramazan kültürünün de merkezidir. Burada yapılan belli câmîlerin avlularında sergiler ve Direklerarası gezintileri hâlâ anlatılır. Sergilerde, çeşitli ülkelerden getirilmiş baharat, şeker, şekerleme, tesbih, ağızlık gibi şeyler sergilenir ve satılırdı .

Çağdaş hayat, şartları değiştirdi, yeni şartlarda yeni Ramazan kültürü unsurları bulunup hayata geçirilebilirdi, fakat bu yapılamadı, eskiler eksik gedik tekrarlanıyor. Bugünün Müslümanları hocalar kadar sanatçılara da muhtaç durumdadırlar; edebiyat, mûsikî, eğlendirici gösteri ve oyunlar, giyim kuşam biçimi (moda) alanlarında yetişmiş sanatçılarımız çoğaldıkça ve halkımızın dîne yönelişi, din eğitimi yoğunlaştıkça yeni Ramazan kültürleri de oluşacaktır illâki Orucun bir terbiye vasıtası olduğunu, bilyoruz ..

Oruç tutan Müslüman yalnızca yeme, içme ve birleşmeyi terketmekle kalır; dilini, kalbini, gözünü, elini, hasılı bütün duygu, düşünce ve uzuvlarını ibadet için seferber eder çünkü ramazan ayı nefsi terbiye etme ayıdır.(Bırakın yadırgamayı ,aşağılamayı ,dedikoduyu o onu yaptı bu bunu yedi burda resim çekildi burda iftar verdi burda yedi şurda içti burda gezdi lüks yerlerde iftarlar verdi demeyi hak yedi hukuk yedi demeyi bir kenara koymak gerekir… Adaletin sopası yoktur.. Allah’ın terazisi ölçülüdür. Siz öyle söylediğinizde başkalarının Hakkı’na girmiyor musunuz. Oysa ki Allah c.c. ölçülü olmayı söylüyor Her kesin günahı da sevabı da kendine Diye düşünüyorum…

Ramazan ayı bolluk ,Bereket ,Mağfiret ayı değilmi ? Bundan bu tür faydalanmak yerine nefsimize hakim olup dilimize gem vursak ya Bir başka hadîste “Nice oruçlu vardır ki, orucundan kendisinde kalan yalnızca açlıktır, nice gece boyu namaz kılan vardır ki, namazından yanına kalan sadece uykusuzluktur” buyuruluyor. Bütün ibâdetler gibi orucun da – kula, insanlara ait- faydaları, maddî ve manevî güzel sonuçları vardır. Bunları hâsıl etmeyen bir oruç, aç ve mahrûm kalmaktan ibaret kalmaz mı?? Şöyle bir bakış açısı .!

Bu böyle olmakla beraber, orucun mânâ ve hikmetini kendinde gerçekleştiremeyen insanların onu bırakmaları da gerekmez; çünkü her ava çıkan av yapamazsa da, ava çıkmayı terk edip evinde oturanın av yapma ihtimâli hiç yoktur. Sonuç ne olursa olsun oruç tutmak, ancak bu ibâdeti yaparken şekil yanında öze de yönelmek, orucun maddî ve manevî bereketini elde etmeye çalışmak, özellikle oruç ahlâkına sahip olmak için çaba göstermek tercih edilecek en doğru yoldur. İbâdetler kullar içindir, Allah’ın ibâdetlerimize ihtiyacı yoktur.

Bir kutsî hadîsde de ifade edildiği gibi bütün insanlar kâfir olsa bu Allah’ın büyüklüğüne zarar vermez, tamamı mümin ve itâatkâr olsalar bu da, O’nun büyüklüğüne bir şey katamaz. İbâdetler beşerin, ilâhî plâna uygun insan haline gelebilmesi için vâsıtalar, vesîleler olarak buyurulmuştur. Öyleyse bedenin ve rûhun (zihin ve şuurun) iştirakiyle yapılan ibâdetler insanı Allah’a yaklaştırmakta, bu yakınlıktan farklı bilgiler, inanç ve ahlâk elde edilmektedir.

Ramazandan Ramazana oruç tutan, namaz kılan insanlarımızı âdeta paylayan, “Devamlı olmadıkça bu ibâdetlerin faydası yok diyen” sözde din öğreticilerine katılmıyorum. Ömründe bir oruç tutan, bir namaz kılan insan bile bunu da yapmayan diğerlerine göre güzel bir şey yapmıştır. Ancak matlûp olan ibâdetin dengeli, düzenli, devamlı yapılmasıdır. Biyolojik olarak nasıl bedenimiz dengeli ve yeterli beslenmeye muhtaç ise manevî olarak rûhumuz da dengeli ve yeterli ibâdete muhtaçtır.

Düzensiz ibâdet edenler, alaca bînamazlar sık sık perhizi bozan, bir gün spor yapıp beş gün bırakan, bulunca çok yiyip bulamayınca az yiyen insanlara benzerler. Allah Teâlâ ibâdetleri, farzından nafilesine öyle düzenlemiştir ki, bunu programı aksatmadan yerine getirenlerin sonuç almaması imkânsızdır. Diye düşünenlerdenim ..!Ramazan; yaz aylarının sonunda ve güz mevsiminin başında yağan ve yerdeki tozları temizliyen yağmur anlamındadır. Bu yağmur, nasıl yeryüzünü yıkayıp tozlardan temizliyorsa, Ramazan ayı da mü’minleri günahlardan öylece temizler.

Diğer bir anlamı da yanmaktır. Buna göre Ramazan ayı oruçlunun günahlarını yakarak yok eder demektir. Her iki mananın birleştiği nokta; oruçlunun bu ayda günahlardan arınacak olmasıdır. Oruç ayı olan Ramazan-ı Şerif, feyizli bir hayatın yaşandığı mübarek bir mükafat ayıdır.

Oruç, fazileti ve asli gayesi daimi bir ibadet şuuru içinde nefs engeliyle mücadele etmek ve nefsi baskı altında tutarak te’sirini asgariye indirebilmektir. Ramazan ayının 27. gecesi Kadir Gecesi’dir. Kadir gecesi ile ilgili Kur’an’ın 97. suresi olan Kadir Suresinin ilk üç ayetinde söylediği gibi “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.”

O Ramazan ayı rı irşad için, hak ile batılı ayırt eden, Yüce RABBİM Ramazan-ı Şerif, mü’minlere fazilet ve olgunluk kazandırabilecek ilahi bir rahmet mevsimidir. Hazret-i Mevlana -kuddise sirruh- buyurur: (Okuduğum kitaptan alıntı yapmak isterim burda )İnsanın asıl gıdası Allah’ın nurudur. Ona aşırı ten gıdası vermek layık değildir. İnsanın asıl gıdası, ilahi aşk ve ilahi akıldır. İnsan, asıl ruhani gıdasını unuttuğu ve ten gıdasına düştüğü için huzursuzdur.

Doymak bilmez. İhtirasından yüzü sararmış, ayakları titremekte, kalbi telaşla çarpmaktadır. Nerede yeryüzü gıdası, nerede sonsuzluğun gıdası?!.” “Allah şehidler için: Rızıklandılar. Diye buyurdu. O manevi gıda için ne ağız, ne de cesed vardır.” “Velilerden bir zat şöyle dediği gibi Bizde öyle diyor sana tüm müslüman kardeşlerimizle sığınıp yöneliyoruz.” Çeşit çeşit yiyeceklerle midesini fesada uğratan zahidden Allah’a sığınırız.” Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerif’in ne olduğunu layıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi. Dediğin gibi senden ister sana yöneliriz .”

Ramazan ayı ki onda Kur’an, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi dediğin gibi Allah’ın kitabı Kur’an’dan bir harf okursa onun için bir sevap vardır. Her sevabın karşılığı da on kat verilecektir” Okuduğumuz Kuran’ın hatmi şeriflerin hürmetine bize bu sevaplardan da Nail eyle.”

Kıyamet günü oruç ve Kur’an kul’a şefaatçi olurlar. Onun içinde sana sığınırız.. Oruç: Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçi kıl, der. Oruç ve oruçlunun dediği gibi bizleri şefaatine mahsar eyle ..

Kur’an: Ya Rabbi, ben onu gece uykusundan alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçı kıl, der. Her ikisi de şefaat ederler. Kuran’ın ve tuttuğumuz orucun yüzü suyu hürmetine bize şefaat et..! Ya Rabbi seninde dediğin gibi .

” Ey Muhammed’ Sana bu mübarek kitabı (Kur’an’ı) ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik. Evveli rahmet, ortası mağfiret,günahların bağışlanması sonu da cehennemden kurtuluş.

Ramazan ayı gelince; cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar kösteklenir.

Günlerimiz mübarek Ramazan-ı Şerifimiz makbul olsun…! Dualarımız ve yaptığımız ibadetler kabul olsun.

Günahlarımız af olması dileğimle…

Tuğba Yel

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum